Çin Halk Cumhuriyeti tarafından , Doğu Türkistan bölgesinde uzun yıllardan beri asimilasyona tabi tutulan UYGUR TÜRKLERİ’ ne yönelik sistematik baskı ve şiddet artarak devam etmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile insanlık onurunun bir parçası olarak kabul edilen ilkelere göre ; herkes düşünce ve inanç özgürlüğüne sahiptir. Doğu Türkistan da yaşananlar ihtilafsız HAK İHLALİDİR.
Çin Devleti hakimiyetinde bulunan Doğu Türkistan yaşananlar ile ilgili hak ihlallerini tespiti ile bu aşağıda belirtmiş olduğumuz konularda hak ihlallerinin araştırılıp , rapor hazırlanması için tüm ilgileri ve BM’yi duyarlı olmaya ve acilen göreve davet ediyoruz.
Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklerin ; düşünce, ifade ve din hürriyeti, barışçı örgüt kurma hakkı, toplanma hakkı, siyasi haklar, kanun önünde eşitlik hakkı, azınlık hakları, eğitim hakkı, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı, seyahat hakkı ve serbest seçimlere katılma hakkı ile adalet, haysiyet ve ünü koruma, göç ve iltica gibi hakları kullanmalarının mümkün olup olmadığının araştırmasını talep ediyoruz,
Doğu Türkistan’da devlet memurlarının, işçilerin ve öğrencilerin ibadet yerlerine gitmeleri ve ibadetle meşgul olmalarının yasaklandığı ,ibadet yaptığı tespit edilen kişiler işten ve okuldan atıldığı , Ramazan ayında oruç tutmanın yasaklandığı ,oruç tutan Müslüman Uygur Türklerinin fişlendiği, cezalandırıldığı, bu kişilerin keyfi olarak gözetim altına alındığı ya da para cezalarına çarptırıldığı, dinî eğitim almak isteyenlerin herhangi bir şekilde gidebileceği bir eğitim kurumu bulunmadığı ,camilerde ise dinî değerler yerine devlet yasalarının tebliğ edildiği ,evlerinde dinî kitap bulundurmanın bir suç unsuru olarak kabul edildiği, kitaplara el konulduğu ,cezalar verildiği , ibadet anlamına gelebilecek pek çok davranışın yasaklandığı ,camilerin kapatıldığı yönündeki ihbar edilen vakıaların araştırılması gerekmektedir.
Diğer taraftan Doğu Türkistan’da kimsenin yaşam güvencesi ve hukuk güvencesinin ortadan kalktığı, keyfi tutuklama ve cezalandırmaların yapıldığı ,tutukluların geride kalan çocukları ve ailelerine yardım etmenin suç sayıldığı, yine en fazla iki, nadiren üç çocuk doğurmalarına müsaade edilen Doğu Türkistanlı kadınların, plan dışında hamile kaldıklarında hamileliklerinin son günleri dahi olsa mecburi kürtaja tabi tutuldukları, nüfus planlaması çocukların gizli olarak dünyaya getirilmesi hâlinde ise ailelere çok yüksek maddi cezaların verildiği , doğum yapan kadının veya eşinin memur olması halinde görevine son verildiği yönündeki ihbar edilen hak ihlallerinin araştırılmasını talep ederiz.
Tüm dünyanın gözü önünde sırf Müslüman ve Türk olmaları nedeniyle inançlarını yaşamak isteyen 28 Doğu Türkistanlı Türk acımasızca katledilmiştir. Çin Devleti dünya kamuoyuna yaptığı açıklamalarda bu kişilerin güvenlik güçlerine silahla saldırdığı iddiasında bulunmasına rağmen herhangi bir şekilde görüntü kaydı ya da delil paylaşmamıştır. Bu haliyle , dini inançlarını yaşamak arzusunda bulunan masum 28 insanın inançları uğruna katledildikleri , hak ihlalinin mağduru oldukları ortadadır.
BM Genel Kurulu tarafından 15 Mart 2006’da alınan A/60/251 sayılı kararla kurulan Konsey’inin hiç şüphesiz dünya milletleri arasında saygınlık ve güvenilirliğinin etkinleştirilmesi bakımından başvurumuzu objektif biçimde değerlendirerek incelemelerde bulunacağını umut ediyoruz.
Çin Halk Cumhuriyet Doğu Türkistan Bölgesinde yaşanan insan hak ihlalleri konusunda ülkemizin ve tüm dünya ülkelerinin ilgili Kurumları ve BM. Genel Kurulunu göreve davet ediyor, yapılan insanlık dışı zulmü kınıyoruz.